İletişim
- Mahmutbey Mahallesi
- Dilmenler Cd, No: 2
- Bağcılar, 34218
- İstanbul, Türkiye
- 0 212 702 22 10
- 0 212 702 00 03
- [email protected]
Tarım ve hayvancılık faaliyetleri sırasında özellikle kimyasal ilaçların ve kimyasal maddelerin kullanımı, çevreye büyük oranda zarar vermektedir. Bir üniversitemiz tarafından yapılan bilimsel bir araştırmanın sonuçlarına göre, tarım alanlarında kullanılan kimyasal maddeler, bölgenin su kalitesini önemli oranda etkilemektedir. Tarımsal faaliyetlerde kullanılan kimyasal gübre ve ilaç kalıntıları, sulama suları ile yüzey sularına ve yeraltı sularına karışmakta ve çevre kirliliğine neden olmaktadır.
Kullanılan pestisitlerin, tarımsal kimyasal ilaçların etkin maddeleri, çeşitli metaller ve klordur. Bu kimyasallar su kaynaklarında, metal seviyelerinin artmasına, dolayısıyla iletkenliğin artmasına sebep olmaktadır. Bilhassa bakır bazlı fungisitler (mantar ve mantar sporlarını yok etmek veya kontrol altına almak için kullanılan kimyasal maddeler) ve gübreler, tarımda oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Tarımda kullanılan kimyasal maddeler gerçekten yer üstü ve yeraltı sularına karışmakta ve ciddi problemler yaratmaktadır. Ülkemizde ancak son yıllarda bu konu ciddi bir şekilde ele alınmakta ve takip edilmektedir. Yakın zamana kadar üretici firmalar ne yazık ki bu konuya dikkat etmemiştir.
Netice olarak yeraltı suları kirlenmektedir. Bunun başlıca sonucu içme sularının kirlenmesidir. Tarımda hatalı kullanılan gübreler ve kimyasallar içme suyu kaynaklarını da kirletmektedir. Bu durumdan insanlar dahil doğadaki bütün canlılar kötü etkilenmektedir. Bu arada çiftlik hayvanlarının tükettikleri kirli sular yüzünden, bunlardan elde edilen hayvansal ürünlere insan sağlığına zararlı ağır metaller geçmektedir.
Özellikle azotlu gübreler fazla kullanıldığı zaman, yağmur ve sulama suları ile bu azot yeraltı suları veya yüzey sularına karışmaktadır. Akarsu, göl ve denizlere ulaşan bu kimyasaların en büyük etkisi toplu balık ölümleridir. Yüzey sularında artan azot miktarı, güneş ışınlarına maruz kalınca, fotosentez yapan canlıların (alglerin) nüfusu bir anda büyük sayılara ulaşır. Bu duruma alg patlaması denmektedir. Ancak suya oksijen kazandıran bu algler, güneşin batması ile birlikte bu defa suya bol miktarda karbondioksit verir. Böyle olunca nüfusu artan algler sudaki bütün oksijeni tüketir ve bu oksijene ihtiyaç duyan sudaki canlıların tümü ölmeye başlar. Bu arada sayıları artan algler güneş ışınlarını gölgeler ve tabandaki bitkiler fotosentez yapamaz ve ölmeye başlar.
Bütün bu kötü gidişe engel olmak amacı ile kuruluşumuz ECOMark® bir ekolojik ürün sertifikasyonu programı hazırlamıştır. Bu program çerçevesinde tasarlanan standartlar, ülkemiz gereksinimleri ve uygulamaları doğrultusunda tasarlanmıştır. Temel olarak söz konusu belgelendirme programı iki amaca hizmet etmektedir:
Kuruluşumuz ECOmark®, ekolojik ürünler ile ilgili olarak çok sayıda ölçüm, test, analiz, değerlendirme ve belgelendirme hizmetleri vermektedir. Bu çerçevede işletmeler daha kaliteli, etkin ve yüksek performanslı üretim yapmakta ve insan sağlığının korunması ve gelecek nesillere daha yaşanılır bir çevre bırakılması konusunda sorumluluklarını yerine getirmiş olmaktadır.